9 Ağustos 2008 Cumartesi
23 Temmuz 2008 Çarşamba
21 Temmuz 2008 Pazartesi
Tatil Duraklarımızdan Tekirdağ...
Cemil Babamız tatillerini ardarda yapmak isteyince soluğu Tekirdağ'da aldık.
Önce Tekirdağ ziyaretleri daha sonra büyük ananemiz için gittiğimiz Keşan.
Ve peşinden meşhur Cennet Parkımız...
İki kardeş günün en sıcak saatlerini kumlarda ve çimlerde geçirme şansına sahip oldular.
Kamera önünde sayımız eksik gibi görünse de kamera arkasındaki bütünlüğü gözlerimizden görebilirsiniz :o))
Hepimizin gözü bi yerlerde ya hani??
17 Temmuz 2008 Perşembe
Çorum Günlüğünden,
Üçüncü Tatil Durağımız
www.muzekart.com
Küçük bir bilgi tazelemesinden sonra yeni bir yolculuğa başlama heyecanıyla cuma tatilimizi doya doya yaşadık...
vee.. Müze rehberimiz sevgili eşim...
16 Haziran 2008 Pazartesi
İlk Piknik ÇATALCA'da...
KIZIMLA HAMAK KEYFİMİZ :o)))
Baharin gelmesiyle piknik yerleri en güzel kaçış yerleri oldu...
Fakat İstanbul'un cigerlerinden sayılcak kadar yeşillik ve ormana sahip Çatalca'mız derneklerin şenlik kutlamaları yüzünden kapalı gişe durumundalar.
Haftasonu niyetlendigimiz piknik planımız,
yer sorunu yüzünden üç ayrı yeri gezdikten sonra gerçekleşebildi.
Malesef çocukları kalan isli odunlardan korumak pek kolay olmadı.
Semaverde çayımızı sevgili yegenim Hüseyin demledi. Açık hava ve semaver çayı pikniğin en güzel anlarıydı.
Bu arada sevgili oglum da dayısına yardımcı oldu. Bulduğu otu çöpü ateşi alevlendirmek için topladı...
Eve dönüş yolunda,
İnceğiz mağaralarına uğradık.
Piknik elemanlarından (Hatice Nur hariç) herkes mağara katlarını gezebildi...
12 Haziran 2008 Perşembe
Ah İSTANBUL ahh...
***

***
Topkapı sahilinden 'SULTANAHMED'in görünüşü...
Önünde Yenikapı İskelesi,
Ardında Cânım Çamlıca silüeti,
***
***
'Sarayburnu'ndan devam eden yolumuz
Eminönü'ne vardığında
Avrupa yakasının son noktasına gelmiş oldu.
Feribotla 'Harem'e geçmeye karar verdiğimiz
vapurumuz ise,
Eminönü İskelesi'nden ayrılırken
arkasında böyle bir manzara bıraktı,
***
***
Yanından geçtiğimiz 'KIZ KULESİ' de
sanki selam duruşundaydı,
***
***
Vapurun peşinden yarışa koşan martılar,
***
Ahh YÂÂR,
her yer ÇİÇEK her yer İSTANBUL kokuyordu
***
1 Haziran 2008 Pazar
28 Mayıs 2008 Çarşamba
Sürünüyorummm...
Biz hala sürünme keyfimize devam ediyoruzz...
o koltuk altı benim, bu ara senin, bir yerlere sıkışıp sıkışıp duruyoruz...
26 Mayıs 2008 Pazartesi
PLAYlanddddd...!!!!
boşa akan kum saati gibi,
hep aynı itirazları işittigimiz yerrr
:o(
"AMA DAHA YENİ GELMİŞTİKKK!!!"
25 Mayıs 2008 Pazar
anonim duygularla...
.jpg)
Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim.
Hamileliğim esnasında 70'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.
O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.
Kan yapsın diye dana dili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.
Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.
Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.
Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.
Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.
Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.
Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.
Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.
Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.
Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.
Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.
Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktı m.
38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı .
Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.
Sen olmasaydın eğer yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.
Sen olmasaydın eğer ben asla 'anne' olmayacaktım.
Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış...
Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım!
*****
9 Mayıs 2008 Cuma
8 Mayıs 2008 Perşembe
Bu da KİM??!
Sonra bi baktım ki, icine girmis girmesine de dönüş yolunu bulamıyordu bi türlü :o))
O çıkarma zahmetleri çekerken ben de fotosunu çekme gayretine düştüm :o))
Ne şefkatli bir anneyim di mi ? :o( ?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)